arkadaşlar doktorum varis var dedi testislerimde ultrasona gönderdi ultrasonda birşey çıkmadı. bi ilaç verdi 10 gün kullan sonra tekrar bakalım dedi. şu durumda varikosel var mı yok mu birşey demedi çok korkuyorum kısır mı olacağım

2 yıllık üniversiteden yurt dışında 3. sınıftan başlayıp bitirme olayına ne diyoruz acaba?

Arkadaş için bakıyordum, graduate school, undergraduate school ve mba bildiğim terimler ama arkadaşın yukarıdaki istediği için hangi terimleri aramalıyım web sitelerde acaba?

AÇıkcası web siteye şöyle bir baktımda, şimdi yukarıda saydığım katagoriler haricinde bir language schoollar var dil öğrenmek için ünide, birde exchange/visiting programs var... Bunlardan birinin alt katagorisi olabilir mi acaba? undergraduate school fakültelerinin altında mesela?

utaniyorum ama tip karsisinda gotumu bile acarim.

simdi sozluk ahalisi , pubik alan diye tabir ettigimiz pipi ustu killari bolgesinde boyle ufak ama cok aci veren bir sivilce cikti. ya da soyle diyelim benim bir arkadasimin sik killarinin oldugu yerde sivilce cikmis. ama boyle o killar takiminin gobege yakin olan uc tarafinda , hani kemer kisminin gelecegi bir yerlerde. simdi arkadas hippi gibi gezmeyen , kisisel temizligine onem gosteren , kil sevmez bir insan. ama cikmis iste cocuk napsin , cok yakisikli ve karizmatik bir arkadas bu. neyse simdi o arkadas boyle bakiyor asagilara dogru , ilk dusundugu sey icerde kil kalmis olabilecegi , kilin buyume evresinde disari cikamamis olabilecegi. ama sivilce cok aciyormus oyle diyo. napsin bu arkadas? gecer mi? gecmez mi? doktora falan gitmek istemiyormus su anda. sivilce cok buyuk degilmis. ama canini acitiyormus. igne ile falan desmesi mi gerek? cani acir mi?

ne demek?

Ehem hikayeye en başından başlayalım. Biraz uzun olabilir, okuyun beyin fırtınası yapalım. Burdan şekillendireceğim gibi bi işaret çıkmasın zaten son aşamadayım da, gene de bir sormak da fayda var, belki farklı fikirler görünür.


Bundan 4 sene evvel Dokuz Eylül Üni, Denizcilik İşletmeciliği Yönetimi Bölümünü tercih ettik kazandık girdik. Adında denizcilik yazdığına aldanmayın, lojistik eğitimi veren bi okuldur bizimkisi.

1 sene önce de yazın tecrübe olsun diye çalışmak istedim ve okuldaki hocalarımızın İzmir'de sektördeki patronlarla arası iyi olduğu için sevdiğim bi doçent hocama gidip iş var mı hocam dedim hemen aradı, ayarladı buldu yeri.

Neyse patronla gittim görüştüm, zaten bizim doçent hocanın ev arkadaşıymış okulun verdiği ilk mezunlardan(bizim hocada öyle, aynı sıraları paylaşmışlar yani). Geçen yaz çalıştım orada hatta öyle ki evimi Buca'dan Alsancak'a taşıdım, daha rahat gidip geleyim diye. Verdikleri de 300 lira + yol, yemek idi. Bu çalışma işi 2011 Aralık ayına kadar devam etti, sonra patron sıkışığız biraz sana para veremicez ama gel dedi(sigortalı çalışmadığım için açıktan ödedindiği için param yoksa şirket yıl sonu 1 milyon liraya yakın kar etti, 3 araba bi de başka bi ofis aldılar vs). Neyse ben gene arada uğruyordum ama hem bana iş kalmadığı için hem de kalırsa da düzgün iş olmadığı için haftada bire indirdim gitme işini. Onda da dışar işlerini görüyorum baya bi ofis boyluk yani lojistiğe dair bişey yapmıyorum.

Şimdi okul bitiyor ve çalışmamı istiyorlar fakat asgari ücret yol yemek yılbaşına kadar, ben de bu şartlarda çalışamayacağımı söyledim biraz daha artırın vs. yok olmaz biraz daha düşün sen dediler.

Düşünmeye düşündüm tabi de sektörde yeni mezun maaşları 900 - 1200 arası (yol yemek yazmıyorum artık) hatta Istanbul'a gidecek olsam daha iyisini de bulabilirim.

Şirketin öteki ortağı da benimle konuştu bu olaylardan sonra hani başla sonra diye dedim durum böyle konuşma yarım kaldı misafiri gelince.

Şirkette kalırsam ne olacağı biraz belirsiz, iş olarak her işi yapıcam gene. Belki Amerika'ya gönderilme ihtimali var ama şu son olaylardan sonra o da olsa istemem durumuna geldim iyice.



Şimdi

1-İşe başla, sabır et, umutla yaşa
2-Siktir et işi, memlekete dön araştırma görevlisi ol, üniversiteye devam
3-Hepsini siktir et askere git, dönünce her boku yersin.


Biraz dağınık oldu ama soruldukça dökülür eteğimdeki taşlar.

yazı uzun, bir süre daha buralardayım. çünkü? bilmiyorum ki. dertleşecek kimsem yok. bana bir sebep söyleyiverin. artık "başkalarına ibret" olup, yaşam enerjisi sağlama görevimden sıkıldım.


25 yaşındayım.

annemin "bi çocuk hiç çocuk" felsefesinden çıkarımlarıyla "evliliğimizi nasıl kurtarabiliriz?" sorusuna cevaben bi sabah ereksiyonundan idrarla karışık spermle dünyaya getirilmişim. evliliği düzeltemeyince "bozuk bu" deyip boşvermişler zamanında..

sonucunda ilkokul 5 te yurtla tanıştım. korkak biriyim, atarlı tutarlı yurt maceraları pek yaşamadım. sonuçta pek hayat hikayem olmadı bu kısımda. silik biriydim. dayak yemeyi geçtim, haraç bile alan olmadı. isteseler verirdim.

lise bitene kadar gezdiğim tüm yurtlarda ortak bi nokta oldu; yurda geliyorum yaşı büyük olanlar "olm dalga geçmeyin çocukla, ayıptır." diyor çaktırmadan. denk ve küçük olanlar bir öbek şekline gelip birbirlerine gülüşürken beni işaret ediyorlar. bende görmemezlikten geliyorum. zaten hiç tedavi edilmemiş göz tembelliğimle onların nereye baktığımı benim onların neye güldüklerini anlamam uzun sürmüştü. lise 1 dim notre dame'da kambur olduğumu farkettiğimde.

özet geçiyorum: yıl 2012 52kiloyum, bir gözüm neredeyse kör. görüyorsa da zaten nereye baktığını bende bilmiyorum. kemik yapım bozuk, ciddi manada çirkinim. şaka yada ergen tribi değil. görseniz hak verirsiniz.

işin kötüsü notre dame da kambur olmak hikayelerdeki gibi popülarite de katmadı. dedim ya silik biriyim, lisede farkettim güzel kızların bana günaydın bile demediğini. bir süre sonra kendi gölgemde kayboldum. pes ettim. fen lisesini zibilyon zayıfla, öğretmenlerin "sabi bu çocuk. geçirelim bunu." kontenjanına hak kazanıp bitirdim.

öss ye girdim ilk sene öylesine tercih yaptım. "%50 bursu vereceklerine 1 senelik parasını verseler de gitmesem, yerime burssuz alsınlar" dedim vermediler paramı. bende kaydolmadım bir yere. 1 yıl sonra da yurt için 2 yıllık bir okula yerleştim. orda da tüm hocalarım dertliydi. sanki tüm ailesine gözü önünde tecavüze etmişler. ordan çıkıp derse gelmiş gibi bir bakışla elini saçıma koyup. "evladım işin problemse dersime gelmek zorunda değilsin." dediler. sadece finallere girsem "sabi" kontenjanıyla geçirirler mi acaba? dedim. mezun oldum.

şimdi de 750TL maaş+2 öğün yemek+iş yerinde çekyat karşılığında çok çalışıyorum. "nereye kadar ki?" dedim geçen gün. gerisi ip söküğü gibi geldi. kendi kendime dedim ki.

herhangi ahiret inancı olan dinlerden birine bağlı değilsin. üstüne zaten bu hayattan dolayı atarlanıyorsun. "in aşağı" diye bağırıyorsun arada. sen git yanına nolcak ki? dedim.. sonraa durdum; "ya sevdiklerim?" dedim de. benim hiç sevgilim olmadı ki.olmazda. olsada zaten evlenmeyi düşünmüyorum.soyumun kuruması doğal seleksiyonun bi parçası olmalı ki bu pis kan, hastalıklı bedende %50si idrar halde yeniden vücut bulmasın. yahu ben başkası için yaşamıyorum. yahu ben zaten pes ettim ki herhangi bir gelecek göremiyorum kendim de. niye lan? dedim içtim 1 adet lustral. "niye lan?" dedim. 2 tane daha. derken 1 kutu lustral içtim.(elimdeki tek ilaç oydu) kafa bile yapamadan ya böbreğimin tekinin düzgün çalışmamasından ya da geçirdiğim diğer ameliyatlardan dolayı midem almadı kustum.. sadece ellerim titredi bir süre. sonra sabah oldu, akşam oldu iş bitti. dükkan kapandı. ekşi duyuru geldi aklıma.

burdayım bir süre daha yani.

EDİT: sabah 8:00 e kadar yazılanları okudum. teşekkür ederim. ama hala "neden?" soruma cevap bulamayınca vazgeçtim. (çünkü hayat güzel diyenler nispet yapıyor sanki :) neyse) ben kaçtım. ben soruyu bilene sorayım. filmler doğruysa yağmur şimşek gök taşı filan yollarım işaret olsun :)

Bugün antropoloji dersinde az biraz bahsettik de, ben de epey merak etmeye başladım. Günümüzde ve geçmişte bu kast sistemi nasıldı, şimdi sınıflar arası değişim nasıl mümkün, örnekleri neler ve bir de "outcaste" dedikleri insanlara neler oluyor deliler gibi merak ediyorum şu an. Bunlarla ilgili bildiğiniz öncelikle Türkçe yayınlar varsa alayım, yoksa İngilizce yayınlar da olur.

pazar sabahı etiler akmerkez'e ulaşım nasıl olur mecidiyeköy taraflarından saat 8 de orda olmam lazım

adres:halıcıoğlu kumarbazhane cad. beyoglu diyor.
yesilkoyden gidecegim. şimdi taksim cok mu alakasız?

Arkadaşlar 1 saat kadar önce mangalda parmağımı yaktım, sızlıyor ve beni uyutmuyor, uykuya dalmak için, acıyı hissetirmeyecek ne yapabilirim.

Arkadaşlar ben Konya Beyşehir'liyim. Bizim oralarda biz nene yerine ebe diyoruz. Yani annenanne, babanne bizde "ebe" oluyor. Bunun bildiğimiz çocuk doğum ebeleriyle hiçbir alakası yok. Ama ben ilkokula başladığım gibi farkettim ki, kimse nenesine ebe demiyor. Hatta Ebe'ye edilen malum küfürde "bulsam ben yapacam" falan diyorlar. Oysa bizim oralarda ebe'ye edilen küfür en ağır küfürlerden biridir. Başka yörelerde de var mı nene'ye ebe deme olayı? Yoksa bize mi mahsus?

nelerdir? adı sanı duyulmayan yerli gruplar daha bir güzel oluyor.

Uzun boylu olmayı hep avantaj olarak görürdüm. taa ki bu kafa çarpmalarımın aşırıya kaçıp kanamaya varan sonuçlar doğurmasına dek. Çok mu uzunum diye komplekse de girdim üstelik. Etrafıma bakıyorum kız arkadaşlarımın yanında falan hatta erkeklerin yanında özellikle sırıtıyorum. Kısık sesle bi'şey dediklerinde duyamıyorum, eğiliyorum keza onlar da öyle sorun yaşıyor, göz teması zor oluyor. Bi'yere girip çıkarken hele, bu başıma gelmeyen kalmadı gerizekalı olucam bu sinir hücrelerimi kaybetmekten.Ha bi' de yaşadığım ayakkabı elbise beden ölçü sorunlarını da sayarsam depresyona giricem zaten. Var mı benim gibi sorun yaşayanlar tek ben miyim yoksa allahım?
Edit:185 boy,dişil birey

www.youtube.com

1) Evet / Hayır

2) Binerseniz 12 dakikalık bir uçuş için 100$ verir miydiniz?

3) 2. sorunun cevabı hayır ise sizi bu rokete bindirecek ''hadi bir kere de bineyim, nedir yani nasıl bir şeymiş görelim'' diyebileceğiniz maksimum ücret ne olurdu?

Cevaplarınız çok değerli arkadaşlar, çok teşekkür ederim.

Not: Gelen sorular üzerine; roketin arkadan itişi var. Bu videoda biraz yavaş. Normalde saatte 120km'yi görüyor. Ve daha geniş alanlarda yapılabiliyor.

nedir arkadaşlar?bir oyuncak mağazasında gördüm hala da çözebilmiş değilim :(

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

hep demişsinizdir, "bir şu kıza bak, bir de yanındaki lavuğa bak." diye. benim işte o. :) "napıyor bu, bize havasını atmak için mi geldi ?!" diyebilirsiniz, okuyun önce. teşekkür ederim.

kendimden bahsedeyim, ortalama bir türk erkeğiyim. kültürsüzüm, tip yok, özgüvenim yok, hafiften bir türk kasımız var. :) anlayışsızım, kıskancım.. her türlü kötü şey var. hele tip, hiç girmiyorum o konuya..

o ise (sadece benim görüşüm değil genelin görüşü, yani sevgilim olduğu için öyle gördüğümü zannetmeyin) çevremdeki açık ara en güzel kız, bunu bilmek benim için pek hoş değil ama, çevremdeki erkeklerin tek fantezi kaynağı. kültür had safhada, giyim zevki falan harika, herhangi bir kötü düşüncesi huyu falan yok. ya bildiğin melek amk anlayın.

erkek olarak benim bakarak kıskandığım kişilerin hiçbiri elde edemedi ben ona açılmadan önce onu. ama anlamıyorum hala bunca ayın üstünden, neden beni seçti ? gerçekten çok seviyor beni. onu anlayabildim. :) ben de onu çok seviyorum. dediğim gibi onun beni sevmesi başlı başına bir mantık hatası ama neyse, sesimi çıkartmıyorum. :))

ilk sevgilim, bu tür konularda tecrübeli değilim. o yüzden buraya soruyorum.

böyle bir kız olduğu için, doğal olarak peşinden koşan da çok. ondan habersiz çok şeyler yapmak zorunda kaldım bu yüzden. ilk başta çok umursuyordum, ama sonralarda alıştım. neye alıştın derseniz, her hafta yeni bir hayranı çıkıyordu. e dedim ya, saçam bir kıskançlık falan da var bende. şu anda alıştığım için fazla siklemiyorum, ancak ben bir şey yapmasam bile beni devreden çıkartıp onu elde etmek isteyen manyaklar da çok oldu. bildiğin kavga yani.

ben hayatımda hiç öyle kafa göz falan girişmiş bir insan değildim, ama yanında tek bir arkadaşın varken üstüne üç kişi yürüyünce saldırmak zorunda kalıyorsun. ilk kavga deneyimimi de böyle yaşadım.

bir dans etkinliğine katılıyoruz, ortamdaki bütün abazaların gözü onda. hemen aralarında verdiği frikikleri (!) konuşuyorlar. e kulağıma geliyor benim de. ben mi medeniyetsizim bilmiyorum ama, birisi sevgilimin götünü keserken rahat olamıyorum.

çok uzattım ama anlayın be beni, gerçekten hiç tecrübem yok bu konularda. bu kadar çok abazanın, kavgacının olması normal mi ? hep bunlarla mı uğraşıcam ben ? bir gün kulağına da gidecek çok kötü patlayacak onu hiç saymıyorum. bunca zamandır beşten fazla reyiz kılıklı tip saldırdı bana. ben de dayanamadım o salak abazalarla kavga ettim çok kez.

dalga geçilecek bir konu gibi de duruyor, ama dalga geçmezseniz çok sevinirim. her şeyi kafama takan bir insanım. bunu da taktım sanırım. :)

çok teşekkürler.

Facebookta başlatmışlar, bazı paylaşımları öne çıkarıyorsun ücretli olarak. Duyuruda da olsa bu nasıl olur, önemli paylaşımlarımızı diğer paylaşımlarının üzerinde tutsak bir süre. Hem duyuru kazanmış olur, hem de bizim işimize yarar?

Selamlar,
taksiyle ya da kendi özel aracıyla gitmeyecek arkadaşlar nasıl hangi otobüsle gidiyorsunuz? Nerde hangi durakta inmek lazım çözemedim.

çapadan cumartesi günü topçulara ulaşmanın en kolay yolu nedir?

Can ciğer 15 yıllık bir dostum var. Dünya tatlısı iyi bir insan. Biraz da saf. Çok iyi niyetli diyelim.

Başka bir şehre taşındı. Oldu 2-3 sene. Orada güzel bir iş kurdu böyle nargileli falan deniz kenarında. Zaten aileden de oldukça zenginlerdi, ihtiyacı da yoktu gerçi ama o da ben de bir iş tutturayım böyle demiş. Güzel ruhunun şansına da mekan kapılardan taşıyor. Harika bir yer olmuş.

Ben bunun yanına gittim. Baktım bir sürü kanka kılıklı çakal arkadaşı var. Bunun sırtına vurmuşlar, ağzından lokmaları alıyorlar. Bu da saf, farkında bile değil durumun. Kılık kıyafetler, hal ve hareketler bildiğin apaçi bir tayfa. Kasayı masayı bunlara vermiş hep. Sordum ne kadar maaş veriyorsun bunlara? Dedi kasa orada aylık 3-4 bin istedikleri kadar alıyorlar.

Hani görseniz mekana nargile içmeye almazsınız o derece. Uzaktan bağırmalar, gürültülü gürültülü konuşmalar, cücük sakallar, cahil-cühela bir tayfa işte. Bildiğin çakal tayfası.

Zamanında arkadaş olmuşlar bu bizim safla, şimdi de çökmüşler resmen çocuğa. Benden hiç hoşlanmadılar, bakışlarımı ve düşüncelerimi aynen hissettiler. Beni işi uyandıracak tehlike olarak gördüler. O enteresan duyguyu anlatamam size. Arkadaşım gidince sessiz kalmalar falan. Hani olur da ben de artık buradayım desem düşün nasıl çomak sokmuş olurum tekerlerine. Oh babam al ayda 3000 lira buldun saf çocuğu.

Bilmiyorum anlatabildim mi? Bu durum hiç hoşuma gitmedi. Söylesem mi söylemesem mi bilemedim.

Ne diyorsunuz?

elimizde arkadaşa hediye edilmek üzere bir kitap var. ama fiyat bilgisi kitabın arka kapağına küçük de olsa basılmış. bunu saklamak veya farklı bir şekilde (belki de muzipçe) kamufle etmek için dahiyane fikirlerinizi bekliyorum. yani istediğim şey o bölümü gören kişi en azından şaşırsın veya gülsün falan filan...

bu arada fiyat 8 TL

Ben kendi verdigim cevabı düzeltirken daha dogrusu eksiltip dogru formata getirirmeye çalıştıgım anda hangi hakla cevabımı silebiliyorsunuz? Uyarısız, sorgusuz?

Edit : Rica ediyorum cevap veremediginiz zaman üyeligimi silmeyin bu kez.

besiktas askerlik subesinin yerini bilen var midir? mapsten baktim ama bulamadim.

pazar gunu kuzenimin nikahi var.normalde boyle seylere hic gitmem ama kuzenimiz diye gidicez artik.ne giyilir bu nikaha? kot-thirt olmaz heralde?

not:erkegim ve 17 yasindayim.

Merhabalar elimde 400 ytl var.Benim merak ettiğim bankalar ytl yi alıp tl verirlermi?hangi bankadan ytl mi tl yapabilirim?

özet geçmeye çalışacağım. şimdi şöyle ki biz şu an üsküdar çiçekçide oturuyoruz, ama evi boşaltmamız gerekiyor. istanbulda yeni olduğumuzdan bildiğimiz yer bi çiçekçi var ve sakin sessiz sahil filan çok hoşumuza gitti fakat buralardan kolay kolay bulamıyoruz başka ev.

burda siz devreye giriyorsunuz. gittiğimizden pişman olmayacağımız böyle nezih sakin güzel bi yer önermeniz lazım. öyle.

teşekkürler bi de.

... sayesinde ar&ge gelişti
... yüzünden ar&ge gelişti

hangi şekliyle kullanmak daha doğru?

şöyle bir fikrim var; moderasyonu yormak yerine, herkes kardeş şehir seçer gibi 2 duyuru kullanıcısı(yazarlar+kullanıcılar kümesinden bahsediyorum) seçsin ve bunların duyurularını mütemadiyen inceleyerek kural ve ahlak dışı olanları ispiklesin. duyurumuz kazansın, türkiye kazansın! ne dersiniz?

nöt: sabah tikliycem cevapları, tiklemedin diye artizlik istemem.

Günde 2-3 defa nemlendirici dudak kremi sürmeme rağmen dudağım kabuk kabuk oluyor, ben de dayanamayıp yoluyorum. Bu yüzden dudağım sürekli acıyor hatta ağrıyor gibi. Neutrogena ve Blistex kullandım pek işe yaramadılar. Kurumayı engellemek için önerebileceğiniz bir yol veya iyi bir krem var mı?

yoğurt, su ve tuz karışrırarak değil mi? hakiki ayran nasıl yapılır diye değiştirelim öyleyse? uzun zaman önce çok gezen ve çok bilen biriyle sohbet esnasında ayrandan konu açılmıştı da suyla yoğurdu karıştırarak mı yapılır sanıyorsun tarzı birşey demişti bana. nasıl yapılması gerektiğini de soramamıştım, şimdi aklıma geldi bu.

gerçekten nasıl yapılır ayran?

ya şimdi iş bankasının teftişine girecem inşallah. yani iktisat çalışıyorum az buçuk da biliyorum. bi tane güncel olay soruyolarmış. bu sene de afedersin bi bok olmamış ya. geçen sene yunanistan krizini sormuşlar. bu sene ispanya ve italya krize girerse ne olur onu sorarlar, olmadı basel 3 sorarlar gibi geliyor. başka da bişi gelmiyor aklıma. ha bir de isveçin banknotu kaldırması var. yani bunlar dışında ne sorabilirler bu sene ekonomide olan olaylardan_? var mı bi fikriniz_?

sabah da sormuştum ama kararsız kaldım, çelişkideyim.
oylama sonucuna göre hareket edeceğim.

fikrim şu: önce kıza olan hislerimi bir animasyonla(çizgi filmle) anlatacağım. bu animasyonda kız olacak ben olacağım, onun yüzüne söyleyemediğim her şeyi animasyonda söyleyeceğim. daha sonra bunu kıza tek başına rastladığım zaman izlettireceğim, sonra da "seni seviyorum" diyeceğim. nasıl plan?

oylama:
a)yap
b)yapma

edit:yaş soranlar için yaşlar ben 21 o 20
edit2: "seni seviyorum" olmaz diyenler için o kısmı değişebilir
edit3: vay be herkes farklı fikirde

selam,
bişi sorucam. böyle eğlenirken falan, mesela bi gece dışarı çıktığınızda, içki dozu yükseldikçe içine kapanan, durgunlaşan başka insanlar var mı merak ettim.

normalde olması gereken: ekstra bi cesaret, kontrolünü kaybetme, söylememen gereken şeyleri söyleme, vesaire.

olan: git gide daha da içine kapanma, bir şey yapmadan önce 2-10-100-2000 kere düşünme, hatta yaptığını zannetmen ama ayılınca farkına varmış olman ki yapmamışsın, kontrolü kaybetmeme vesaire.

çok garip yahu. aptal saptal hareketler yapıp ergenler gibi eğlenmek istiyorum ama ruh hastalığı derecesinde kontrollü bi insanım galiba. bi bakıyorum 2 bira sonra tüm hedeflerinden uzaklaşmış, kendi kendine takılan ve sürekli düşünen bi roket adam var. bunu yapsam nası görünür ki, şunu desem barzo olurum, böyle yapmiym, böyle dans mı edilir, bence hoplayıp zıplayanlar gerizekalı, gibi...

var mı böyle olan? kontrolümü kaybetmek istiyorum yahu.

Yaklaşık bir aydır spor yapıyorum. 2 günde bir yaklaşık 40 dakika kadar koşuyorum, 400-500 kalori yakıyorum aletin dediğine göre. Kahvaltıda 2 yumurta beyazı ve 1 tanesinin de sarısını yiyorum, öğle yemeğinde tavuk ve bulgur pilavı, akşam ne olursa ama öyle çok değil. Spora başladığımda 75 kilo idim şimdi 78. Ayrıca ağırlık falan da çalışıyorum yani. daha ne yapmam lazım ki kilo verebilmek için?

arkadaş ne lanet bişeydir bu. az önce yarım saat apartmanın kapısında bekledim içeri giremedim bizim dairenin önünde dolanıyo diye. daha dereceyi 30larda göremedik türedi bunlar yine anlaşılan. şimdi 5 ay bunları mı çekecem ben? aaay ay

siz burada oturuyonuz. zorunuza gitmiyo mu?:)

Sürekli aynı tarz kişileri çekiyorum kendime.İstemeden.Yeni birileriyle tanışıyorum.Tanışıyorum derken ben bir şey yapmıyorum.Onlar kendilerini tanıtıyorlar.Önceden görüştüğüm biri aklıma geliyor.Görüştüğüm biri
derkende öyle unutamadığım falan değil.Karşılıklı hoşlantı olmuş yaşanmış gelmiş geçmiş yani..

Bu durumun tam olarak izahı nedir? Düşünce gücüyle ben mi çekiyorum?Ne yapılmalıda bundan kurtulmalı?

başlık açık tabi. omuzlarım dar. spor yapsam her gün genişleme ihtimali var mı? hangi sporu yapayım? spor salonuna mı gideyim gibi milyon tane soru var sorulabilecek tabi.

taksim'den kasımpaşa çok programlı lisesi'ne toplu taşımayla en kolay nasıl gidilir? kpds'ye girmek için gidilecekmiş.

çok işim var, çalışmalıyım ama yapamıyorum. bu duyuruyu ya da neyi niye yaptığımı bilmiyorum... umutsuz aşk... umut denen şeyi yerli yerinde kullanmayı bilemedim ben hiç, ve ona kendime dair ne çok şey kurban ettim... kafamı kaldırıp etrafa zor bakıyorum bu yüzden çoğu zaman. belki tanırsınız beni kim bilir, tanısanız da beni bana anlatsanız biraz.. hatırlamanıza yardım edeyim, ben sadece iyi olduğu için sevdiğiniz adamım, iyiyken sevdiğiniz, iyi olmayı bıraktığında unuttuğunuz adam. unuttuğunuzu inkar etseniz de öyle işte. yerlere göklere sığdıramadığınız o adamlardanım ben, mükemmelim falan, iyilik meleğiyim ama 30 sn liğine işte. sonrası yok. adamı olmayan bir gölgeyim aslında ben, güneşli havalarda falan kullanışlıyım ilginç bi şekilde. güneş ışınlarının sağlığa zararları hakkında gereksiz bir kaç ayrıntıdan bahsedeyim mi size?

mesele şu, nerelere gideyim ben? yani, tamam arkadaş neysem oyum. tipsiz çirkin bir adamım, olur olur yani ne yapalım. önemli olan iç güzelliği de değil asla, ona da tamam. hatunların ilgisini cezbetme şansım yok, ağzımla kuş tutmam falan lazım ki tuttum şahitleri var öyle de olmadı, yapacak bi şey yok. bana ilacını söyleyin bu yalnızlığın, ve onun ufacık ellerini tutmanın nasıl bir şey olduğunu asla öğrenemeyecek olduğum gerçeğini nasıl kabulleneceğimi anlatın. ama bana varsa eğer yeni bir şey söyleyin, çünkü ben bütün yolları denedim olmuyor. olmuyor işte.

edit: sanırım hazırda vardı direk cop paste i basmış bazı arkadaşlar sağolsunlar. evet onu bi de param olursa bütün hatunların benim olacağını biliyorum eyvallah allah razı olsun.

arkadaşlar,

geçen secret garden diye bir olay dinledim, evet beğendim rahatlattı.

şimdi "secret garden" tadında müzikler lazım bana, duyuru bana müzik bul lan demiyorum, rica ediyorum bulun, buldurun, teyakkuza geçin yapın bir şey.

3 yıldır yaz tatillerin pek iyi geçmiyordu, ben de haliyle güneş görmedim. bu yaz sonunda deniz kum güneş üçlüsüne kavuşucam.
neyse kısacası yansam mı yoksa 50 uvc kremime sarılıp beyaz mı kalsam.
beyaz tenliyim, ama güneşte pembeleşmiyorum.
erkekler hangisini daha çekici bulur ki?

not: yanmaktan kastım öğle güneşinde güneşlenmek değil, işin sağlık kısmını ciddiye alıyorum, saat 4-5 gibi 15 -20 dk yatarım en fazla, bir iki hafta boyunca.

not2: bu duyuru kendini imha edecek. gece yarısından sonra çok saçmalıyorum çünkü:)

ne zamandır kafamı karıştıran bir soru bu, benim evde iki çöpüm vardır, biri geri dönüşecekler için, ara ara camları mahalledeki cam toplama zımbırtılarına diğerlerini ise başka yerde bulamadığım için migros'a taşıyorum, plastik, karton kutu kağıt, metal diye...

ama bunun geri dönüşüp dönüşmediğini bilemiyoruz, dönüşüyor olsa bile belediyenin çöpten bu materyalleri toplayan insanların ekmeği ile oynadığına dair söylentiler var. bu ne derece doğrudur? geri dönüşüm torbamı çöpün kenarına mı bırakayım?

Ayik kalmak icin ne yapabilirim? Sallama cay sevmiyorum ve kutuphanede calistigimdan cok secenegim yok gibi?